Kadınların sıklıkla karşılaştığı bir cilt problemi olan selülit cilt yüzeyindeki portakal kabuğuna benzeyen düzensiz iniş ve çıkışlarla karakterizedir. İnsan vücudu kemik, kas ve yağ dokusundan meydana gelir. Yaş almaya bağlı olarak vücuttaki yağ dokusunda fizyolojik olarak bir artış görülmektedir. Ödemli fibrosklerotik pannikülopati, adipöz ödemi ya da gynoid lipodistrofi gibi farklı isimlerle de bilinen selülit yaş almayla birlikte daha sık görülen bir durumdur.
İnsan vücudundaki bazı bölgelerde bağ dokusu bantları, yağ hücrelerinin arasında dikey olarak uzanmakta ve cildin üst katmanlarının vücudun daha derin dokularına bağlanmasını sağlamaktadır. Bantlar aynı zamanda normal büyüklüğe sahip yağ hücrelerinin yeterli ölçüde boş alana sahip olduğu odalar ya da mini cepler oluşturmaktadır. Yağ hücelerinde çeşitli nedenlere bağlı olarak genişleme meydana geldiğinde bantlar, yağ dokularını bir file gibi sıkıştırmakta böylece girintili ve çıkıntılı selülit oluşumlarına neden olmaktadır. Genişleyen yağ hücreleri küçük şişkinlikler oluşturduğu gibi sıkı septa yağ dokusunun büzülmesi sonucunda çukurluklara neden olmaktadır. Cildin dermis ve epidermis olarak bilinen üst katmanlarının altında aşırı miktarda yağ hücresi depolanmasına bağlı olarak pürüzlü bir görünüm meydana gelmektedir.
Selülit Hangi Bölgelerde Meydana Gelir?
Selülit oluşumuna en sık kalça, uyluk ve karın bölgesinin deri ve deri altı yağ dokusunda rastlanmaktadır. Homojen diğer bir deyişle düz olmayan engebeli görünüm, derinin altında birikip genişleyen yağ hücrelerinin ve cilt yüzeyine dik olarak uzanıp septa olarak adlandırılan lifli bantların bir araya gelmesi sonucunda ortaya çıkmaktadır.
Çocukluk çağında kilo sorunu olan erişkinler ile 30-40 kilo ya da daha fazla kilo verenler kişilerin vücutlarının çeşitli bölgelerinde çatlaklar ve sarkmalar daha çok görülmektedir. Ayrıca hızlı bir şekilde kilo alan ve veren kişilerde selülit oluşması riski artmaktadır. Selülit genellikle kadınlarda görülen bir problem olup bunun nedenleri arasında kadınlarda bacak bölgesinde daha fazla yağlanma olması ve erkeklere göre kas dokusunun daha az olması sayılabilir. Ayrıca östrojen hormonu da selülit oluşumunda ve gelişiminde etkilidir.
Selülit Neden Olur?
Selülit; hormonal değişiklikler, kilodaki oynamalar, genetik etkenler, sağlıksız bir beslenme programı uygulanması, sigara, alkol, kafeinli içecekler, hareketsiz yaşam tarzı, yoğun tuz kullanımı ve karbonhidrat ağırlıklı beslenme gibi nedenlerden kaynaklanabilir. Ayrıca çok fazla oturmak ve dar kıyafetler giymek de selülit oluşumunun nedenleri arasında sayılabilir. Şok diyetler yapmak da selülit oluşumuna neden olabilmektedir. Şok diyetler 1000 kkal’in altında kalan diyetler olup vücudun her bir organında farklı hasarlar oluşmasına neden olabilmektedir. Şok diyetler hızlı kas dokusu kaybına ve kemik mineralizasyonunda azalmalara yol açabilmektedir. Bunun sonucunda osteoporoz oluşma riski artmaktadır.
Selülitin Dereceleri Nelerdir?
Birinci derece selülitlerde, selülitle karakterize olup portakal kabuğuna benzeyen inişli çıkışlı görünüm cilt sıkıştırılınca belirgin hale gelmektedir. Bu aşamadaki selülit vakalarında selülit görüntüsü ayaktayken ya da yatarken fark edilmemektedir.
İkinci derece selülitlerde, selülite görünümü uzun süre ayakta durulduğu ya da bacak bacak üstüne atıldığı zaman belirginleşmektedir. Cilt sıkışınca portakal yüzeyi tümsekleri ortaya çıkmaktadır.
Üçüncü derece selülitler otururken ya da cilt sıkıştırıldığında değil yatay pozisyonda belirgin olarak görülmektedir. Bu düzeydeki selülit sorunu kişide ağrı yapabilmekte olup bu ağrılı duruma genellikle menopoz dönemindeki kadınlarda rastlanmaktadır.
Selülit Nasıl Tedavi Edilir?
Selülit tedavisinde farklı seçenekler uygulanabilse de vücutta biriken yağ dokusundan kaynaklanan selülitten kurtulmak için atılması gereken temel adım kişinin yaşam tarzını değiştirmesidir. Spora ve diyete öncelik verilmesi çok önemlidir. Sporun ve diyetin yeterli gelmediği durumlarda deforme olmuş haldeki yağ dokusuna odaklanan cihazlar ve işlemlerin yanı sıra cerrahi seçenekler de uygulanabilmektedir.
Medikal tedavi kapsamında selülit giderici kremlere, ultrason, vakum terapi, pressoterapi, radyofrekans, karboksiterapi, elektroterapi, yağ dokusu arasında bulunan fibröz bantları yıkan lazer tedavileriyle artan yağ dokusunu eritip dolaşımı düzenleyen mezoterapi gibi farklı tedavilerin tek başına ya da kombine olarak uygulanması mümkün olmaktadır.
Lenfatik Drenaj Uygulaması: Özellikler bacaklarda yüzeysel dolaşımda meydana gelen bozulmalar sonucunda lenfatik drenajın sağlanması amacına yönelik olarak tüm bacağa ya da karına eşit ölçüde, değişik aralıklarla ve değerlerle basınç uygulanarak gerçekleştirilen bir prosedürdür.
Mezoterapi: Cildin orta tabakasına kişi özelinde ihtiyaçlara göre hazırlanan özel solüsyonların enjekte edildiği bir prosedürdür. Selülitli bölgeye doğrudan etki yapan maddeler vücudun kullanmadığı yağ hücrelerini parçalar ve organizmanın yeniden kullanabileceği yağ haline dönüştürür. Mezoterapi yağ hücrelerinin zarlarını parçalamayı, lenf ve kan dolaşımını rahatlamayı, lipoliz mekanizmasını yeniden harekete geçirmeyi ve cilt yüzeyini iyileştirmeyi amaçlar.
Lazer Tedavisi: Selülitli bölgeler üzerine lazer uygulanarak kan dolaşımının hızlanması sağlanır. Böylece hareketsiz bölgeler harekete geçirilmiş olur. Geçirgenleşen yağ hücrelerinde bulunan fazla yağ dinamik lazerle akışkan bir sıvı haline getirilir. Böylece yağ hücrelerinin sağlıklı bir form alması sağlanır.
Ultrason: Bu yöntem derinin altına doğru inilmesini ve yağ hücrelerinin parçalanmasını sağlar. Yalnızca selülitli bölgelerde değil küçük yağların tedavi edilmesinde de kullanılan bir yöntem olarak ön plana çıkmaktadır.